11 Şubat 2009 Çarşamba

GARANİK OLAYI

ŞEYTAN AYETLERİ

Bu olay İslam literatüründe ve tefsir ilminde Garanik olayı olarak bilinmektedir.

Elâte vel uzzâ.
Ve Menates salisetel uhra
Tilke’l ğarâniku'l Ulâ
Ve inne le şefâatehunne le turca.

"Lât ve Uzza
Ve bir üçüncüsü olan Menat
Onlar ulu turnalardır.
Ve elbette şefaatleri umulur."

Bu sözler, Necm suresinin sözlerine, ayetlerine şiirsel ola­rak da çok uygundur. Aynı uyaktadır, aynı kalıptadır. Bunlar Arabis­tan'da Muhammed döneminde de, Muhammed döneminden önce de şiir olarak zaten biliniyor ve söyleniyordu.

Garanik Olayının Mekke döneminde yaşandığı kesindir. Tam tarihi bilinmese de Habeşistan göçünden sonra olduğu söylenir. Çünkü bu olayla birlikte Müslümanlarla putperestlerin barıştığı haberi yayılır ve Habeşistan’a göç edenlerin bir kısmının döndüğü, çoğunluğun ise tepki gösterdiği rivayet edilir.

Olayın gelişimi İslami yönden şöyle anlatılır:

Mekke'de müslümanların eziyet ve iskencelere uğradıkları, bu sebeple bir kısım müslümanın Habeşistan'a göç ettiği bir dönemde Hz. Peygamber, Mekke müşrikleri ile uzlaşmanın yollarını arıyor, devamlı anlaşma çareleri düşünüyormuş. Zihni bu düşünce ile hep meşgul iken bir gün Kâbe yanında Necm suresini okuyormuş.

"Gördünüz mü o Lât ve Uzza’ yı ve üçüncü(leri olan) Menât'ı?" şeklindeki 19 ve 20. ayetlerini okuduktan hemen sonra Şeytan, Hz. Peygamber'e musallat olmuş ve şeytanın etkisiyle Hz. Peygamber, farkında olmaksızın "Bunlar ulu turnalardır ve şefâatleri umulur" cümlelerini vahyin devamı gibi söyleyip Necm suresini okumaya devam etmiş. Surenin sonuna gelince secde ayeti olduğu için Hz. Peygamber ve orada bulunan müslümanlar secdeye kapanmışlar. Müşrikler de Hz. Peygamber'in okuduğu bu cümleler sebebiyle son derece sevinerek; "Artık Muhammed ilâhlarımızın şefâatini kabul ettiğine göre aramızda önemli bir ayrılık kalmadı" deyip hepsi secdeye kapanmışlar. Son derece yaşlı bir veya birkaç müşrik, yere eğilip secde etmek zor geldiği için yerden bir avuç toprak alarak alınlarına değdirmiş ve böylece ilâhlarına tâzimde bulunmuşlar. Bu olay dolayısıyla müşrikler kısa bir süre müslümanları kendi hâline bırakmışlar. Ancak bu olayın ardından Cebrâil (a.s.) gelerek hatası dolayısıyla Hz. Peygamber'i ikaz etmiş, bu arada nâzil olan Hacc sûresinin "...Senden önce gönderdiğimiz hiçbir resul ve nebî yoktur ki birşeyi arzuladığı zaman şeytan onun arzusuna (vesvese) atmamış olsun. Allah, kendi ayetlerini sağlamlaştırır...'' meâlindeki 52. ayeti ile önceki cümle neshedilmis.

Taberi’ye göre teklif Mekke’li müşriklerden gelmiştir:

"Ey Muhammed! Sen bizim ilahlarımıza küfretmekten vazgeç... bir yıl boyunca bizim ilahlarımız olan Lat ile Uzza'ya ve Menat'a ve bir yıl boyunca da biz senin ilahına ibadet edelim. Senin bizi kabule çağırdığın din, bizim dinimizden hayırlı olursa, biz o din'den hissemizi alırız; eğer bizim dinimiz seninkinden hayırlı olursa, sen bizim dinimizden hisseni alırsın.

İslam dışı değerlendirmeye göre ise; Muhammed’in bu teklifi değerlendirerek stratejisini değiştirdiği, uzlaşmaya yöneldiği ileri sürülür. Putperestlere de haber göndererek Kabe’de toplanılır ve Necm suresi, içindeki şeytan ayetleri denilen sözlerle okunur ve Müslüman-putperest toplu halde secdeye varılır. Ancak ne var ki Muhammed'in bu tutumu müslümanlar arasında bir süre sonra tepki yaratır. Hele haber, Habeşistan'a göç etmiş bulunan müslümanlara ulaşınca, onlar tarafından olumsuz şekilde karşılanır.
Tepkiler karşısında Muhammed büyük bir hata işlediğini ve bu hata yüzünden taraftarlarından bir çoğunu kaybedebileceğini anlamakta gecikmez ve hatasını düzeltmenin yolunu arar. Cebrail'in gelip kendisine: "Ey Muhammed sen ne yaptın? Halka, benim sana getirmediğim sözleri söyledin" dediğini ilan ederek dönüş yapar ve ayetleri düzeltir.


53-NECM:

19. Siz de gördünüz değil mi o Lât ve Uzza''yi?
20. Ve üçüncü olarak da öteki (put) Menat''i?

21. Demek erkek size, dişi O''na öyle mi?

22. O zaman bu, insafsizca bir taksim!

23. Bunlar (putlar), sizin ve atalarınızın taktığı isimlerden başka bir şey değildir. Allah onlar hakkinda hiçbir delil indirmemiştir. Onlar ancak zanna ve nefislerinin arzusuna uyuyorlar. Halbuki kendilerine Rableri tarafından yol gösterici gelmiştir.

24. Yoksa insan, her arzu ettiği şeye sahip mi olacaktır?

25. Ahiret de dünya da Allah''ındır.



Hatta bu olaydan Kureyşlileri suçlar:

İsra/ 73-75. Müşrikler, sana vahyettiğimizden başka bir şeyi yalan yere bize isnat etmen için seni, nerdeyse, sana vahyettiğimizden saptıracaklar ve ancak o takdirde seni candan dost kabul edeceklerdi. Eğer seni sebatkâr kılmasaydık, gerçekten, nerdeyse onlara birazcık meyledecektin. O zaman, hiç şüphesiz sana hayatın ve ölümün sıkıntılarını kat kat tattırırdık; sonra bize karşı kendin için bir yardımcı da bulamazdın.



Hacc suresindeki açıklama ise şöyledir:

Hac-52. (Ey Muhammed!) Biz, senden önce hiçbir resûl ve nebî göndermedik ki, o, bir temennide bulunduğunda, şeytan onun dileğine ille de (beşerî arzular) katmaya kalkışmasın. Ne var ki Allah, şeytanın katacağı şeyi iptal eder. Sonra Allah, kendi âyetlerini (lafız ve mana bakımından) sağlam olarak yerleştirir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.


Hac-53. Allah, şeytanın böyle yapmasına müsaade eder ki) kalplerinde hastalık olanlar ve kalpleri katılaşanlar için, şeytanın kattığı şeyi bir deneme (vesilesi) yapsın. Zalimler, gerçekten (haktan) oldukça uzak bir ayrılık içindedirler.


Hac-54. Bir de, kendilerine ilim verilenler, onun (Kur'an'ın) hakikaten Rabbin tarafından gelmiş bir gerçek olduğunu bilsinler de ona inansınlar, bu sayede kalpleri huzur ve tatmine kavuşsun. Şüphesiz ki Allah, iman edenleri, kesinlikle dosdoğru bir yola yöneltir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder